Adlerian Terapi Nedir?

Adlerian Terapi Nedir?

Adlerian Terapi Nedir?

Bireysel psikoloji olarak da adlandırılan Adler terapisi, Sigmund Freud'un bir zamanlar meslektaşı olan Alfred Adler'in teorilerine dayanan kısa vadeli, hedef odaklı ve pozitif bir psikodinamik terapidir. Adler, araştırmasının çoğunu, kişinin topluluğu ve genel olarak toplum bağlamında üstünlük, cesaretsizlik ve aidiyet duygusuna karşı aşağılık duygularına odakladı. Adler'e göre, aşağılık duygusu nevrotik davranışlarla sonuçlanabilir, ancak doğru ortamda daha büyük başarı için çabalama motivasyonu olarak da kullanılabilir. Adlerian terapi, tüm insanların birbirine bağlılığını anlayıp kabul ederken, bireysel kişiliğin gelişimine odaklanır.

Terapinin Amaçları:

Terapinin temel amacı, danışanın ait olma duygusunu ve sosyal ilgisini geliştirmek, bu sayede farkındalığı arttırmak, yaşam amaçlarını değiştirmek ve yeni amaçlar oluşturmasına yardımcı olmaktır. Adler yaklaşımını benimseyenler danışanları hasta veya tedavi ihtiyacı içinde olan bireyler olarak görmezler. Bunun yerine amaç, danışanların toplumda eşit yaşayabilmeleri için onların eğitilmeleridir. Bundan dolayı Adler terapisi, bilgilendirmeye, öğretmeye, yol göstermeye ve cesaretlendirmeye odaklanır. Genel anlamda Adler terapisinde aşağıdaki amaçları gerçekleştirmek için terapi süreci oluşur.

• Aşağılık ya da eksiklik duygusu ile başa çıkabilmeleri için danışanlara yardımcı olmak.

• Danışanlara yanlış algı ve hedeflerini, yaşam tarzlarını değiştirmede yardımcı olmak.

• Danışanlara, başka insanlarla eşit ve toplumun bir parçası olduğuna inanmasına yardımcı olmak.

• Danışanın sosyal ilgisini geliştirmesine yardımcı olarak sosyalleşmesini sağlamak ve bu sayede topluma katkı sağlayan bireyler haline getirmek

Adler terapide danışanların kendilerine diğerlerine ve yaşama ilgi duymanın ve motivasyon kazanmanın yeni yolları gösterilir. Terapide danışanların yanlış inanç, hatalı değer ve hedefler nedeniyle cesaretsiz ve etkisiz oldukları eylemler cesaretlendirilir ve yeniden yapılandırılır.
Adlerci Terapinin Temel İlkeleri Şunlardır:

1. İnsanlar, bireysel olarak izole edilmiş şekilde incelenemezler, bütün davranışlar sosyal etkileşimlerle şekillenir.

2. Birey psikolojisi, kişilerin diğerleri ile paylaşımını açıklar. Önemli olan kişilerarası etkileşimin ötesine geçerek sosyal bütünlüğün bir parçası olmaktır.

3. Bireysel psikolojide, kişi bütünsel ve sistematik olarak ele alınır. Yani birey, sosyal ve kültürel alanı içinde bölünmez bir bütündür. Kişilik oluşumu, bir yaşam hedefi geliştirmeyle oluşur. Bireyin düşünceleri, duyguları, inançları, görüşleri, tavır, karakter ve eylemleri, onun bütünlüğüdür.

4. Bilinçdışı, anlaşılmayandır. Gerek bilinç gerekse bilinçdışı, kişisel hedeflerin hizmetindedir.

5. Bireyi anlamak, onun gözleriyle görüp, onun kulaklarıyla duyduğumuz takdirde mümkündür. Yani onun bilişsel yapısını ve yaşam tarzını anlamalıyız. Bir yaşam tarzı için yanlış ya da doğru, normal ya da anormal diyemeyiz. Kişiyi anlamanın aracı nesnel değerlendirmeler değil öznel değerlendirmedir.

6. Davranışlar, o anki ihtiyaçlara ve yaşam tarzındaki uzun süreli hedeflere bağlı olarak şekillenir ve değişiklik gösterebilir. Yaşam tarzı, inançlar değişmediği sürece sabittir. Bu değişim psikoterapi görme ile sağlanır.

7. Adler' e göre insanlar rüzgârda savrulan bireyler değildir. Çevre ve kalıtım insanı önüne katıp sürükleyemez. Çevre ve kalıtımın rolü, bireyin kendisindeki yaratıcı güce belli bir zemin hazırlamaktır. Hayat dinamik bir mücadele olup, bireyin ellerinde şekillenecektir.

8. İnsanın temel mücadelesinde tamamlama, mükemmellik, üstünlük, kendini gerçekleştirme ve rekabet vardır. Mücadele sadece bireysel üstünlük sağlama için yapılıyorsa, psikolojik bir sorun vardır. Sağlıklı insanın mücadelesi, insanlığa katkıda bulunacak şekilde olgunlaşmayı gösterecek, kendini gerçekleştirme gayretidir.

9. Bireyler hayatları boyunca değişik alternatiflerle karşılaşacaklardır. Yaratıcı, seçici, kendisiyle ilgili karar yetisi olan canlılar olarak, insanın yararlı hedefler seçmesi ya da sadece kendi üstünlüğü ile ilgilenerek, nevrotik bir yapı geliştirmesi kendi elindedir.

10. Adlerci psikolojiye göre insanlığın en büyük değeri toplumsallık duygusudur. Bu doğuştan var olan bir potansiyeldir. İnsanlar diğerleriyle beraber var olma ve karşılıklı ilişki kurup, iletişime geçme yeteneğine sahiptir ki bu en ileri davranış bozukluklarında, şizofrenilerde bile tamamen kaybolmamaktadır.

11. Ruhsal kökenli şikâyet ve bulguların psikolojik ya da sosyal bir amacı, organik bulguların da fizyolojik bir amacı vardır. Bu ayrımda, Adlerci psikoterapistlerin "şikâyetlerinizi hemen ortadan kaldıracak sihirli bir değneğim ya da ilacım olsaydı, hayatınızda ne değişirdi?" sorusu temeldir.

12. Adler'e göre toplum, iş ve cinsiyete ait üç görevimiz vardır. Hiçbir insan kendi kendine yeterli değildir, sosyal birlikteliğin yanında diğer insanların çalışmalarına da muhtacız. Birey, bu işbirlikçi rolü isteyerek benimsemelidir. Cinsiyet konusunda da zıtlıklara değil benzerliklere odaklanmalıyız. Karşı cins bir düşman değil, ayrı dünyalardan gelen bir varlık değil, iş birliği yapılması gereken dost ve hayat arkadaşlarıdır.

13. Adler, maneviyata da önem vermiştir. Kâinatın doğasını, Tanrının varlığını düşünmeyi, bunları birbiriyle ilişkilendirme gerektiğini savunur.

14. Adlerci psikolojide cesaret, sonuçları bilinmeyen ya da aksi sonuçlar doğurabilecek girişimler için risk alma konusunda istekli davranabilmektir. Yaşam tarzımız, inanışlarımız, toplumsallık duygusu seviyemiz, ben veya biz bilincimiz neler için riske gireceğimizi şekillendirmektedir. Tüm eksikliklerimize rağmen yaşamak için ve kendini gerçekleştirmek için yeterince cesaretli olmak ruhsal sağlığının önemli bir göstergesidir.

15. Adlerci psikolojide hayatın anlamı insanlığa verdiğimiz katkı doğrultusunda gerçekleşir. Hayatın anlamı sevgide gizlidir. Hayata kattığımız anlam ve hayatı algılama şeklimiz davranışlarımızı belirler. İyimserlerin, önlerindeki şansları daha iyi değerlendirdikleri, başarısızlık ve sıkıntılardan daha az etkilendikleri bilinen gerçeklerdir.

16. Freud'un insanlar temel olarak kötüdür söyleminin aksine Adler' e göre insanlar ne iyi ne de kötüdür. Yaratıcı ve seçici bireyler olarak iyi veya kötü ya da her ikisini birden olmayı seçerler. Bunda yaşam tarzları ve o anki durum değerlendirmeleri rol oynar. Terapi insanların kendilerini gerçekleştirmesini sağlar.

17. Freud' a göre insanlar hem içgüdülerinin hem de medeniyetin kurbanı olmalarına karşın, Adler kaderin kurbanı olmaya karşı çıkar. Kaderi belirlemek tamamen elimizde olmamakla birlikte, seçici bireyler olarak içsel ve dışsal etkileri şekillendirmek suretiyle hayata yön vermek mümkündür.
Adlerian Terapide Kullanılan Teknikler:

• Yorumlama Tekniği

• Yetersizlik ve Üstünlük

• Cesaretlendirme Tekniği

• Doğal ve Mantıklı Sonuçlar

• Mış Gibi Yapma

• Düğmeye Basma Tekniği

• Kendini Yakalama Tekniği

• İmge Yaratma Tekniği

• Birisini Hoşnut Etme

• Paradoksal Niyet Tekniği

Yorumlar

YORUM YAPMAK İÇİN GİRİŞ YAPIN

İlgili Profiller