Sinir sisteminin bir parçası olan vagus siniri, etimolojik
olarak Latincede gezgin anlamına gelmektedir.
Asıl olarak beyin ve kalp arasındaki iletişimi sağlayan bu sinirin
bağırsak, böbrek, safra kesesi, akciğer, karaciğer, pankreas, boyun, dil ve
kulaklarla da bağlantısı bulunmaktadır. Beyinden başlayarak ve boynun iki
yanından gelerek göğüs kafesine girmekte ve burada farklı dallara
ayrılmaktadır. Beynin komutlarını hem kalbe hem de iç organlara aktaran vagus
siniri vücudun çalışma sistemini düzenlemektedir. Epilepsi hastalarında vagus
siniri uyarılarak sistemin düzgün çalışması sağlanmaktadır. Boyun bölgesinden
geçen vagus sinirine yerleştirilen elektrotlar belli aralıklarla sinire
elektrik vermektedir. Bu sayede epilepsi nöbetleri kısmen ya da tamamen
durdurulmaktadır.
Vagal sinir stimülatörü epilepsi hastalarına
uygulanmaktadır. Bununla birlikte, hastaların ve hastalığın seyrinin pek çok
kriteri karşılaması gerekmektedir. Uzun süreli ilaç tedavisine yanıt vermeyen
ve epilepsi nöbetlerinin devam ettiği hastalar epilepsi pili ameliyat için
uygundur. İlaçların belirlenen süre içinde düzenli olarak kullanılması ve
dozunun yeterli olması kriterler arasında bulunmaktadır. Bu hastaların beyninde,
aynı zamanda ameliyat sırasında problem teşkil edebilecek tümör ya da farklı
kitlelerin bulunmaması da gerekmektedir. İlaçlı tedaviye direnç gösteren
hastaların yanı sıra ameliyat olamayacak ya da ameliyat sonrasında nöbetlerin
devam ettiği hastalarda da vagal sinir stimülatörü uygulaması
yapılmaktadır. Vagal sinir stimülasyonunun epilepsi dışında farkı hastalıkların
tedavisinde de uygulanması amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Bu hastalıklar
arasında obezite, alzeimer, kronik ağrılar, kronik alkolizm ve kalp yetmezliği
bulunmaktadır.
Vagus sinir
stimülasyonu , vagus sinirine elektriksel uyarılar iletmeyi içeren tıbbi
bir tedavidir . Bazı inatçı epilepsi türleri ve tedaviye dirençli depresyon için
ek tedavi olarak kullanılır.
Sinir sistemimiz istemli kontrol edebildiğimiz (somatik) ve
istemsiz kontrol (otonom) şekilde çalışan iki temel sistemden oluşur. Otonom
sinir sistemimiz, iç ve dış ortamdaki değişikliklere adaptasyonu sağlayan;
kalp, akciğerler, damarlar, bağırsaklar, üreme organları gibi hayati yapıları
kontrol eden sistemdir. Otonom sinir sistemi iki bölümden oluşur: Özellikle dış
ortamdaki tehlike, saldırı vb. durumların varlığında ‘’savaş veya kaç’’
yanıtına neden olan sempatik sinir sistemi ve bedeni sakinleştiren, büyüme ve
gelişmeyi sağlayan, daha çok içsel özellikleri olan, kısaca ‘’dinlen ve
sindir’’ olarak belirtilen parasempatik sinir sistemi.
Stres (bedende fiziksel ve ruhsal yük oluşturan her şey)
otonom sinir sisteminde fonksiyon bozukluğuna yol açan en önemli etkenlerden
biri olarak göze çarpmaktadır. Sıklıkla sempatik sistemi aktive ederek bedende
‘’savaş veya kaç’’ yanıtına neden olmaktadır. Akut stres sürecinde hayat
kurtarıcı olan bu durum kronik stres durumunda psikososyal ve fiziksel
rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir.
Stresli kişilerde tam manasıyla dinlenme sağlanamadığı ve
sürekli sempatik sistem aktivasyonu ile bedende ‘’savaş veya kaç’’ yanıtı
oluştuğu için, özellikle bu kişilerde; hipertansiyon, obezite, depresyon,
kronik ağrı, uyku bozuklukları, kronik yorgunluk, mide-bağırsak
rahatsızlıkları, bağışıklık sistemi ile ilgili bozukluklar gibi rahatsızlıklar
görülebilmektedir. Sporcularda ise sempatik sinir sisteminin aşırı aktivasyonu
spor performansında azalmaya, spor aktivitesi sonrası ise yetersiz dinlenme ve
restorasyona neden olmaktadır. Aşırı sempatik aktivite kardiyovasküler sistemde
yüklenmeye neden olduğu için spor aktivitesi sırasında kişide kalp damar
sistemi rahatsızlıkları riskini de artırmaktadır.
Otonom sinir sistemimizin temel sinirlerinden olan Vagus Siniri, özel geliştirilmiş bir kulak aparatı sayesinde stimüle
edilerek parasempatik sistem aktivasyonu sağlanabilmektedir.
Parasempatik sinir sisteminin en önemli parçası olan vagus siniri iç dengenin (homeostazın) düzenlenmesinde çok önemli bir role sahiptir. Vagus sinirin stimülasyonu ile kişinin artmış veya bozulmuş fizyolojik reaksiyonlarını ideal değerlere getirerek bedenin, sistemlerin ve organların olumsuz etkenler nedeniyle yorulmasını engellemek, toparlanma süresini kısaltmak ve uzun vadede ise erken doku/organ yaşlanmasını önlemek mümkün.
Vagus stimülasyonu aynı zamanda performans
ve dayanıklılık artışı olarakta kazanım sağlamaktadır.