Sensorimotor kavramı günümüzde, psikolojik sistemimizin derininden
yüzeyine doğru ilerleyen, beden odaklı terapi yaklaşımlarını tarif etmek için
kullanılan bir terimdir.
Sensorimotor Terapiler öncelikle, kaslarımızda ve iç
organlarımızda, motor dürtülerimizde yer alan ve aynı zamanda kalp ritmimiz,
nefes gibi doğuştan gelen bilgilerin ayrımsanmasını teşvik eder.
Travmatik yaşantılar ve travmaya bağlı olarak yaşanan depresyon,
kaygı ve kişilik bozuklukları gibi sorunlar beden, hareket, duruş ve sinir
sisteminde travma ve bağlanma dinamiklerinin mirasını taşır. Sensorimotor
Psikoterapi (SP) fiziksel eylem, sinir sistemi regülasyonu ve duruş
alışkanlıklarını hedefleyerek, beden farkındalığını terapi sürecine aktif
olarak dahil eder. Sensorimotor Psikoterapi, olumsuz deneyimin zihin ve beden
üzerindeki psikolojik etkilerinin yanı sıra fiziksel etkilerini de ele alarak,
iyileşmeyi sağlayan, derin, etkili ve eklektik bir yaklaşım sunar.
Sensorimotor
Terapi çözülmemiş travmanın
somatik semptomlarını tedavi etmeyi amaçlayan vücut merkezli bir
yaklaşımdır.
Nazik ama güçlü yaklaşımı nedeniyle, sensorimotor psikoterapi,
çocukluk çağı travmasını atlatmış yetişkinler için genellikle etkili bir tedavi
şeklidir. Yaklaşımın etkinliği, sinirbilim araştırmaları tarafından
desteklenmektedir. Yaklaşım, aşağıdakileri deneyimleyenler için faydalı
olabilir:
Madde bağımlılığı
Çeşitli istismar yaşamış olanlar
Depresyon, endişe, kaygı
Öfke ve duygusal sorunlar
Travma sonrası stres bozukluğu