Gen terapisi, genetik bir hastalığı tedavi etmek için
DNA'nın hastaya verilmesidir. Yeni DNA genellikle hastalığa neden olan bir
mutasyonun etkilerini düzeltmek için işleyen bir gen içerir.
Gen terapisi, hastalığın tedavisinde veya önlenmesinde DNA
bölümlerinin (genellikle genlerin) kullanılmasıdır.
DNA, hastalığa neden olan mutasyona uğramış bir genin
etkisini düzeltmek için dikkatle seçilir.
Bu teknik ilk kez 1972'de geliştirilmiş ancak şu ana kadar
insan hastalıklarının tedavisinde sınırlı bir başarı elde etmiştir.
Gen terapisi, kas distrofisi ve kistik fibroz gibi bazı
genetik hastalıklar için umut verici bir tedavi seçeneği olabilir.
Tedavi edilen hücre tiplerine bağlı olarak iki farklı gen
terapisi türü vardır:
Somatik gen terapisi:
DNA bölümünün, sperm veya yumurta üretmeyen vücudun herhangi bir hücresine
aktarılması. Gen tedavisinin etkileri hastanın çocuklarına geçmeyecek.
Germline gen terapisi: DNA bölümünün yumurta veya sperm üreten hücrelere aktarılması. Gen terapisinin etkileri hastanın çocuklarına ve sonraki kuşaklara aktarılır.
Gen Terapi Teknikleri
Gen terapisini
gerçekleştirmek için çeşitli teknikler vardır. Bunlar:
Gen Arttırma Terapisi
Bu, bir genin bir protein gibi işlev gören bir ürün
üretmesini engelleyen bir mutasyonun neden olduğu hastalıkları tedavi etmek
için kullanılır.
Bu terapi, kayıp genin işlevsel bir versiyonunu içeren
DNA'yı hücreye geri ekler.
Yeni gen orijinalde eksik olan proteinin yerini alacak
yeterli seviyede işleyen bir ürün üretir.
Bu tedavi, hastalığın etkileri geri döndürülebilir veya
vücuda kalıcı hasar vermediği takdirde başarılı olur.
Gen Engelleme
Terapisi
Uygunsuz gen aktivitesinin yol açtığı bulaşıcı hastalıklar,
kanser ve kalıtsal hastalıkların tedavisi için uygundur.
Amaç aşağıdakileri içeren bir geni tanıtmaktır:
Başka bir genin ifadesini engeller.
Başka bir genin ürününün aktivitesine müdahale eder.
Bu terapinin temelinde; hastalıkla ilgili hücrelerin
büyümesini teşvik eden bir genin aktivitesini ortadan kaldırmak amaçlanır.
Belirli Hücrelerin
Öldürülmesi
Bazı hücre gruplarını yok ederek tedavi edilebilen kanser
gibi hastalıklar için uygundur.
Amacı, hastalıklı bir hücreye o hücrenin ölmesine neden olan
DNA eklemektir.
Bu, iki yoldan biriyle elde edilebilir:
Eklenen DNA, hastalıklı hücreleri öldüren oldukça toksik bir
ürün üreten bir "intihar" geni içerir.
Eklenen DNA, hastalıklı hücrelerde vücudun doğal bağışıklık
sistemi tarafından saldırıya uğramak üzere hücreleri işaretleyen bir proteinin
ifadesine neden olur.
Bu yöntemle, yerleştirilen DNA'nın, normal olarak işlev gören hücrelerin ölümünden kaçınmak için uygun şekilde hedeflenmesi zorunludur.
DNA Aktarımı Nasıl Yapılır?
Bir yararlı protein üretmek için talimat içeren DNA / gen
bölümleri, genellikle bir virüs, bakteri veya plazmid olan bir taşıyıcı
içerisinde paketlenir. Taşıyıcı, yeni DNA'yı genetik bir hastalığa sahip bir
hastanın hücrelerine taşımak için bir araç görevi görür.
Hastanın hücrelerine girdikten sonra DNA / gen, hücrenin
normal mekanizmasıyla ifade edilir ve tedavi edici proteinin üretimine ve
hastalığın tedavi edilmesine yol açar.
Gen Tedavisinde
Karşılaşılan Zorluklar
Genin doğru yere gönderilmesi ve anahtarın açılması:
Yeni genin doğru hücreye ulaşması çok önemlidir.
Yanlış bir hücreye bir genin verilmesi verimsiz olur ve
hasta için sağlık problemlerine neden olabilir.
Hatta doğru hücre hedeflendiğinde bile genin açık olması
gerekir.
Hücreler bazen olağandışı etkinlik gösteren genleri
kapatarak bu süreci engelliyorlar.
Bağışıklık tepkisini önlemek:
Bağışıklık sisteminin rolü, davetsiz misafirleri
savuşturmaktır.
Bazen gen terapisi ile yeni genler potansiyel olarak zararlı
davetsiz misafirler olarak kabul edilir.
Bu, hastaya zararlı olabilecek bir bağışıklık tepkisi ortaya
çıkarabilir.
Bu nedenle bilim insanları, bağışıklık sisteminin görmezden
geleceği genler bulmanın zorluğuna sahiptir.
Bu genellikle bir bağışıklık tepkisini tetikleme olasılığı
daha düşük olan taşıyıcılar kullanılarak yapılır.
Yeni genin diğer genlerin işlevini bozmadığından emin
olunması:
İdeal olarak, gen tedavisi ile yeni bir gen kendini hastanın
genomuna entegre edecek ve hayatlarının geri kalanında çalışmaya devam
edecektir.
Yeni genin kendisini başka bir genin yoluna sokarak onun
faaliyetini bozma riski vardır.
Bu durum zararlı etkilere sahip olabilir, örneğin hücre
bölünmesini düzenleyen önemli bir geni engelliyorsa, kansere neden olabilir.