Feminist Terapi feminizm
ilkelerinin terapi odasında uygulandığı bir terapi biçimidir. Bu süreç
farkındalık artırma, karara yöneltme ve eylem yaratma terapötik hedefleri
etrafında şekillenir. Kadın bu esnada pasif kabul, açığa çıkma, gömülü sızıntı,
sentez ve aktif sorumluluk evrelerinden geçer. Bilinçlendirme, çeşitli
yöntemler aracılığıyla, feminist kimlik gelişimi süreci boyunca artırılmaya
devam eder. İlk evreden itibaren feminist ilkelerin terapi odasında
uygulanması, eşitlik, dürüstlük ve adaletin içselleştirilmesi bakımından ve
hiyerarşik, mistik bir yapı içinde terapistin kendi söyledikleriyle çelişmemesi
açısından çok önemlidir. Kadın gruplarına katılmak ve biblioterapi gibi
yöntemlerle de kadının feminist kimliği içine iyice yerleşmesi hedeflenir. En
sonunda da kişinin bireysel değişimini sosyo-politik kültürel alana da kaçınılmaz
olarak taşıması beklenir.
Görüldüğü gibi feminist terapi bireye, içsel dinamiklere, somut
davranışa ya da semptoma odaklanan geleneksel terapi yöntemlerinden oldukça
farklıdır. Bir felsefeye dayanıyor olması terapinin sınırlarını da
muğlaklaştırmıştır. Feminist terapi de bu anlamda varoluşçu yaklaşım gibi daha
çok bir bakış açısı, bir kavrayış zeminidir. Aktif sorumluluk evresinde,
toplumsal dönüşüm için eylemi hedeflemesi bakımındansa diğer yaklaşımlardan
farklı olarak politiktir! Feminist terapide bireyden hareketle toplumsal bir
dönüşümün gerçekleşmesi hedefinin altı önemle çizilmektedir. Birey toplumdan,
toplum bireyden ayrı düşünülemeyeceği gibi; bireysel değişim amacı muhakkak
toplumsal değişimi de beraberinde getirecektir.
Feminist Terapi’ nin
ilkeleri şu şekilde sıralanabilmektedir:
Birey politiktir:
Feminist Terapi, danışanın toplumsal ve politik kökenleri olduğuna inanır.
Bireylerin davranışlarının temelindeki toplumsal normlara, kültürel ve
geleneksel olarak dayatılan rollere odaklanır.
Kişisel ve sosyal
kimlik birbiriyle bağlantılıdır: Danışanların en iyi şekilde anlaşılması
için onların sosyokültürel bağlamlarını anlamak önemlidir (Corey, 2015). Birey
sosyal çevresinden ayrı düşünülmeyeceği için bu ögelerin bireyi etkilememesi
mümkün değildir. İşlevsel olmayan sosyo-kültürel öğelerin değiştirilmesini
sağlamak Feminist Terapi’ nin önemli amaçlarındandır.
Stres ve ruh sağlığı
kavramları yeniden formüle edilmiştir: Feminist Terapi kabul görmüş stres
ve ruh sağlığı tanımlarını reddeder. Psikolojik stresin bir hastalık olmadığı
aksine adaletsiz sistemler ile ilgili bir iletişim aracı olduğuna inanır.
Feminist terapist
bütünleştirilmiş bir şekilde bastırılmışlığın analizini gerçekleştirir:
Feminist terapistler sadece kadınların yaşamış olduğu baskılara değil her türlü
baskıya karşı çıkarlar.
Psikolojik danışma
süreci eşit düzeyde ilişki ilkesine dayanır: Feminist Terapi’ de güce
verilen değer önemlidir. Terapötik ilişki eşit düzeyde ilişkiye dayanmaktadır
(Corey, 2015). Danışanların kendileri hakkında uzman ve değerli bir bilgi
kaynağı olduklarına inanılır.
Kadınların bakış
açısı değerlidir: Kadınların bakış açıları onların karşılaştıkları güçlükleri
anlamakta son derece önemlidir.
Terapötik ilişkiyi
güçlendirmek için kendini açma dikkatli kullanılmalıdır: Bu ilke iki açıdan
ele alınabilir. İlki, Feminist Terapi Enstitüsü’nün (1999) “Feminist Terapi
için Etik Kodlar” adlı yayınında bir feminist terapist terapötik süreç içinde
danışana yardım ederken kendini açabilir, ifadesidir. Diğeri ise terapistin
kendini açarken danışanın durumunu dikkate alması ve eğer ona yardım edebilecekse
kendini açmayı kullanmasıdır.
Kadının zayıf
yanlarından çok güçlü yanları vurgulanmalıdır: Terapötik ilişkide danışanın
güçlü yanlarının vurgulanması, danışan için güdüleyicidir ve olumlu değişimin
hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Kadınların
bağımsızlık duygusu ve farkındalığı artırılmalıdır: Kadınların toplum
içinde ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkıp, kendi bireyselliklerini fark
etmelerini sağlamak için terapi sürecinde bu durumu sağlayacak ögeler üzerinde
durmayı ifade etmektedir .